Wörgl’de Aralık ayı içinde TC Faşizmin yapmış olduğu katliamların anması yapıldı. Anma başlarken katliamda ve Demokrasi-Devrimci mücadele de ölümsüzleşenler adına bir dakikalık saygı duruşu yapıldı.
Daha sonrasında 2000 Hapishaneler katliamını anlatan “Su Damlasına Sığdırılan Yaşam” belgesel seyredildi.
Film bitiminde katliamlarla ilgili sunuma geçildi.
Sunum yapan yoldaşın Cumhuriyet ve Cumhuriyetin üzerinde yükseldiği tarihin katliamlar tarihi olduğunu belirti. Yeni Cumhuriyetin katliamlarla Osmanlıdan aynılaşan bir çizgiyi sürdürdüğünü söyledi. Tarih boyunca başka miliyet, azınlıklara, ve farklı inançlara yönelik katliam, şiddet, baskı politikalrı hep olagelmiştir dendi. 90 yıllık Cumhuriyet katliamlarının en somut uygulayıcısı olarak daha tazeleğini hafızalarımızda yer edindiği belirtili.
Kemalistlerin önce Kürtleri inkarı ile başlayan süreci, sonrasında, Rumlar başta olmak üzere ülkede yaşayan azınlıklar bir bir ülke dışına sürgün edildiler. Farklı inançların yok sayıldığı ve inkar edildiği bir Türk-İslam sentezci anlayışla Devletin resmi dini İslam yapıldığ ve bununda laiklikle süslendiği vurgulandı.
Bunu işçilerin, köylülerin haklarının gasp edilmesi izledi. Ülkemizde ulusal ve sınıfsal mücadele yükseldikçe, baskılar da arttı; parlamenter faşizmden, askeri faşist diktatörlüğe geçildi.
Sınıf mücadelesi var oldukça egemenlerin Hapishaneler sorunu hep var olacaktır. Ezen ve ezilen arasındaki mücadelede egemen zihniyet, Özgürlük-Hak, Demokrasi ve Devrimci mücadele verenleri ya katliamlarla yada hapishanelerle durudurmaya çalışmışlardır. Demokrasi ve Devrimci mücadeleye karşı katliamların ve vahşetin boyutlandırıldığı bir süreci birlikte yaşandığı belirtildi.
Tüm bu saldırı ve katliamların üzerinde yükseldiği zeminin kendisinin İdolojik bir anlayış olduğun ve bunun Türk-İslam sentezci, tekçi, Milliyetci,Şövenist, Irkcı analyışın Faşizmde tescillendiği gerçeği vurgulandı. Devlet Faşizminin en somut örneği olan bu gerçeğin günümüzde dahada boyutlu ve derinlikli sürdürüldüğü belirtildi.
Tüm katliam, saldırıların, vahşetin, barbarlığın altında bu gerçeklik yatmakta ve süreçlere yönelik özgün projeler uygulanarak bu devam ettirilmekte dendi. Yapılan bilimum katliamların ve özelde Maraş katliamıda bu anlayışla ele alınmıştır. Maraşın Demografik yapısının değiştirildiği ve zorla göce zorlandığı gerçeğini yaşadık.
Hapihanelerde de farklı süreçlerde kaliamlar uygulanmış ve bir proje etrafında ele alınarak toplumun en dinamik ve devrimci seslerinin teslim alınması istenmiştir. Fakat Devrimci iradenin teslim alınamadığı gerçeği günümüzde saldırı ve vahşetin derinleştirildiği de bir başka gerçek. Bugün hapishanelerdeki saldırılar cok boyutlu devam etmekte denildi.
Kürtlere yönelik saldırı ve katliamların hızını kesmeden devam ettirildiği ve Süriye Kürdistanın belii alanları işgal edilerek Özerk-Demokratik Federe Kürdistan yapılanması engelenmek ve yok edilmek istenmiştir. Türkiye Kürdistanında Sur,Lice,cizre,Nusaybin,Şırnak ve daha bir cok yer hava saldırılarıyla adeta bir savaş başlatılarak katliamlar serisi devam ettirildi dendi. Demokratik mevziler ya tutuklamalar yada kayyumlarla lağv edilmekte. Tüm bunlar Faşizmin bize en somut verilerini sunmakta denildi.
Daha sonrasında katılımcı kitleye söz hakkı verilerek anma bitirildi.