Avusturya Viyana’da 1-2 Mart 2019 tarihlerinde Uluslararası Rosa Luxemburg 2. Konferansı düzenlendi.
‘’Yeni bir dünya mümkün’’ şiarıyla örgütlenen konferansa ilerici, devrimci, demokrat, komünist birçok kurum katıldı ve paneller, çalışma grupları, kitap tanıtımları yapıldı.
Kadın Örgütü Mor-Kızıl Kolektifin düzenlediği ‘’ Münih Komünistler Davası‘’ konu temelindeki çalışma grubunda, Almanya’da devrimci demokrat kurum ve bireylere bir saldırı aracı olarak kullanılan 129 sayılı ceza yasası, uygulanım alanları ve bu yasanın devlet kurumlarından polis teşkilatı ve hukuk sistemine getirdiği ‘’yasal’’ kolaylıklar tartışıldı. Konuşmacı olarak davet edilen, hala devam eden TKP/ML davası eski tutsaklarından Dr. Banu Büyükavcı, 129 sayılı “Antiterör” yasasının kısaca tarihçesinden, uygulanış biçiminden ve tutuklanma ve cezaevi süreçlerinde yaşadıkları kendi tecrübelerinden bilgiler verdi. 129 sayılı yasaya dayanılarak açılan davalarda, tahkikat yetkisinin Adalet Bakanlığından alınmasının, bu davaların, bir hukuk davası olmasından çok o günkü hükümet ve devletin çıkarlarına hizmet eden politik davalar olduğuna dikkat çekti.
Tutuklanma, uzun süre yaşanan tecrid ve yıllar süren cezaevi pratiğinde dışarıda yürütülen destek ve dayanışma etkinliklerinin onlara verdiği cesaret ve umudun, yanlız olmadıklarını bilmenin önemi ortaya koydu. Poltik davalarda, mücadele alanının asıl olarak sokaklar olduğunu dile getirdi. Gruba katılan birçok kişi söz aldı ve bu saldırılara ve devrimci demokrat düşünceyi teslim alma ve kriminalize etme çabalarına karşı verilecek en güzel yanıtın, birlikte mücadele alanları yaratma ve geliştirme olduğunu belirtti. Avusturya’da da DHKP-C üyesi olduğu iddiasıyla tutuklama ve yargılamaların olduğu anlatıldı. Avrupa’nın birçok ülkesinde uygulanan ‘’Antiterör’’ yasalarının ve getirdiği uygulamaların gittikçe sertleştiğinden ve buna karşı mücadelenin de yoğunlaşması gerektiğinden bahsedildi.
Dikkati çeken bir olay da Avusturya Devleti Koruma Kurumu’nun bir elemanının Çalışma Grubuna katılmasıydı. Katılımcıların bu durumu protesto etmelerine ve dışarı çıkmasını telep etmelerine rağmen bu eleman grubu terk etmedi ve moderatörlük yapan Mor-Kızıl Kollektif aktivisti kadın arkadaşın kimlik biligilerini istedi. Kendisinin ne hakla bunu istediğini ve asıl önce kendi kimliğini göstermesi gerektiği söylendiğinde ise bu talepleri yerine getirmedi.
Politik Tutsakların desteklenmesi ve onlarla yürütülen dayanışma etkinliklerinin gerekliliği üzerinde duruldu. Katılımın ve ilginin yoğun olduğu çalışma gurubu ilerici, demokrat ve devrimci kurumları, bireyleri devrimci düşünceye yönelik saldırılara karşı tavır almaya ve ortak mücadele yürütmeye çağrı yapılarak sonlandırıldı.
AHM- Viyana