SAKİNE’NİN ANISINA – NURCAN YILDIRIM
Bugün 9 ocak komünarların kenti Paris’in kanatları halen kırık…
Devletin karanlık elleri, Sara, Rojbin ve Rohani’yi üç devrimci,üç feminist kürt kadınını vurdu…
Ocak ayı sen bizim içimizi kananata kanata takvim sayfalararını doldurdururken…
Söyler misin dayanabilir misin takvimine sığdırdığın bunca acıya, vahşete..
Maria suphi ve yoldaşları, Rosa luxsemburg ve Karl Liebknecht, Meral Yakar ve daha nice niceleri…
“seni öpsem, boğulsa
açtığı acının çukurunda
yüzü kışlar kadar soğuk
o bilinçli kötülük
arınsa ömrümüzün kiri, kederi… (ş.erbaş)
Ocak ayı takvim sayfaları kanla bezendi… Kaldır kaldırabilirsen bunca acıyı …
Anladım ki devrimcilerin ömrü kısa olurmuş… Anıları ise; uzun uzun olurmuş yaşatılır (miş)…
Büyük ozan demiş ya ” ölürse ten ölür canlar ölesi değil”
Acaba bilemediler mi, bu canlar çoğalır, serpilir, kıtadan kıtaya can verir umut olur…gökkuşağı olur.. Renk renk ellere bezenir barış olur, dalga dalga yayılıp kurumuş yürekleri yeşertir orman olur…
Acaba hesaplayamadılar mı tıpkı üç kız kardeşin ölümü (Mirabel kardeşler) nasıl ki Latin Amerikalı kadınları korkusuzca sokağa döktüyse .. .Onlardan bize sıçrayan cesaret olduysa…
Gülüm sizin gidişiniz de tıpkı öyle oldu işte..
Akan nehir’in önüne geçilir mi hiç…
Bazı ölümler neden “Tay dağından daha yüce olur”(muş)…diye düşündüm de işte bu olsa gerek..
Teninizi yok ettiler…! Lakin, hesaplayamadılar ki binlerce kadına can olur, umut olur, kavga olur, direnç olur…
Yüzyılın ölü toprağına karşı direnciyle fışkıran birer kardelen olur..!
Yeşertmeye izin vermedikleri Munzur’un dağlarında lale olur…! Nergiz olur…! Menekşe olur..! Kokusunu yeller alır rüzgara verir kadınlara bulaşır…kimlik olur….
Hiç acı gidişler gerçek masala dönüşür mü denmesin.. Zaten masallar değil mi ki insana hayal kurduran, besleyen, büyüten… Dönüştüren.
Bütün karanlıklar önce kadınları vurur…
Vurdular da…
Batı Almanya’nın silahlı müfrezelerindeki askerlere verilen emir ve İnterpol’ün diğer Avrupa müfrezelerine öğüdüdür: “Önce kadınları vurun”…!!
Çünkü, onlar ateş böcekleri idi .. Onların ışığı yanarsa söndürmeye asla güçleri yetmez..
Bu yüzdendir ki önce karanlıklar kadınları vurur! Ki hep karanlık olsun, karanlık kalsın..
Bilmedikleri yanan ateş böceklerinin saçdığı ateş asla söndürülemez…
Bir tek ne var biliyor musun
“Herkesin
Bir umudu vardır,
Bir savaşı,
Bir kaybedişi,
Bir acısı,
Bir yalnızlığı,
Bir hüznü…
Çünkü herkesin bir gideni vardır…
Vakitsiz…” ( T.uyar)
İşte alışılamayan bu vakitsiz gidişler…
Özlemdir, yarım bıraktıklarımız.. Ertelediklerimiz, gelecek sefere dediklerimiz, soramadıklarımız, paylaşamadıklarımız…
Ve belki birlikte ertelediğimiz zamanlara, bir çay yerine kırmızı şarap içemediğimiz…
Hani bu kez ısrar ederdim sen de kırmazdın belki…”haydi senin için bir yudum ” belki derdin..
Bilirdik neleri sansürsüz başbaşa muhabbet edeceğimizi…en çok da belki yine kendimizi konuşurduk yarım olmazdı bu kez..
Bu kez farklı olurdu işte …bilemedik ki ayrılığın bize bu kadar yakın olduğunu.
Bir şey daha söyliyeyim mi..
Seninle yıllar önce ilk sohbetimiz yine biz kadınlarla ilgili olmuştu..
Biz bu konuyla baş edemedik, siz de daha sıkıntılı, umudum zayıf…demiştim..
Hak vermiştin, ardından “kesinlikle değiştireceğiz..” demiştin
Sonra ki konuşmamızda kadınlarla ilgili gelişmeleri anlatmıştın tek tek .
Heyecanla dinlemiştim.. Bunun çok kolay olmadığını nasıl masal dinler gibi dinlemiştim…
Şaşkınlığımı, heyecanımı dile getirmiştim..
“biz kez görmeni isterim” demiştin..
Ben de olur demiştim..
Birgün farklı uluslardan kadınlarla bir toplantıya katılmıştım…
Senin yanında tercüman, ilgin ve merakın beni nasıl etkilemişti.. sonra toplantı da bulanan bir arkadaşla bu ilgini paylaşmıştık,
Bize dair ne varsa, kadınlar, dostlar, yıllarca unutulmuş kim varsa onlara gider mutlaka ilişki kurduğunu öğrendiğimde hayranlık duymuştum,,
Senin enerjin, kadın duruşun onlarca insana direnç aşılamıştı…
Sanki;
Daha işin başındaydık…
Kaldı öyle sözcüklerimiz yarım yarım be Gül’üm…
Şimdi ara ara konuşamadıklarımızı özlemle anımsıyorum…
Sen hepimize kuşaktan kuşağa akacak sevda yüklü bitmeyecek bir masal bıraktın ….
Sakine’nin kaleminden bir şiirle sonlandırmak istiyorum
“sen bütün zamanlarimin
özlenen belası oldun
kavgalarim
zamani koşturan
bitimsiz sevdalarim
oldu
soluksuz kavgalarimla koşuyorum
zamani yakalayincaya dek…!
Kaç zaman geçti
kaçıncı bahar oldu…”
Özlemle,saygıyla…
9 Ocak 2018
NURCAN YILDIRIM