2015 yılı 15 Nisan’ında 10 devrimci-komünist Almanya, Fransa, İsviçre ve Yunanistan’da, eş zamanlı ve film sahnelerini aratmayacak bir operasyonla tutuklandılar. Arkasında Türk-Alman Devletlerinin 19. Yüzyıla dayanan dostluğu ve kirli ilişkileri olduğu açık olan operasyon tam da emperyalistlerin ve onların devletlerine yakışır şekilde gelişmiştir. Bu dava başından itibaren söylendiği gibi politik bir davadır. Çünkü, 129 ab maddelerine dayanarak bir dava açılabilmesinin ön koşulu Federal Adalet ve Tüketiciyi Koruma Bakanlığının izin vermesidir. Yani karar en başından siyasal iktidarın müdahil olmasıyla alınmaktadır. Bir başka ifadeyle böylesi davaların açılıp açılamayacağı kararı hukukçular tarafından değil siyasal iktidarın temsilcileri tarafından alınmaktadır. Siyasal iktidar dediğimiz Alman emperyalist burjuvazisidir. Dolayısıyla, bu bir ceza davası değil siyasal iktidarın çıkarlarına hizmet eden, yargının da açıkça taraf olduğu bir davadır.
Alman devletinin kodlarında köklü ve tarihten gelen bir anti-komünizm mevcuttur. Uzun bir süredir kendisini adeta Avrupa Birliğinin polisi olarak pozisyonlandırmış, ve dünyanın çeşitli ülkelerinden devrimci ve komünistlere karşı yoğun bir saldırganlık içerisine girmiştir. TKP/ML davası da Alman devletinin bu saldırganlığının bir parçasıdır.
Alman devleti kendisini dünyanın en ileri demokratik ülkelerinden biri olarak lanse etmesine rağmen, tutuklandıklarından itibaren on komünist ve devrimciye düşmanca bir tavır içine girmiş, aylarca tecrit işkencesine tabi tutmuş, savunma haklarına saldırmıştır. Bu uygulamalar öylesine boyutlu ve antidemokratiktir ki, tutsaklar avukatlarıyla cam arkasında görüşebilmiş, avukatlarla yazışmaları dahi kontrole tabi tutulmuştur.
Alman devleti ve hukuk sistemi, Alman emperyalizminin sınıf kiniyle hareket etmektedir. Alman burjuvazisinin hedefinde öncelikle proletaryanın temsilcileri olan komünistlerin olması eşyanın doğasına uygundur. Dünyayı kana, açlığa, savaşlara, gözyaşına boğan emperyalistler ve özelde Alman emperyalizmi, emperyalist-kapitalist sisteme karşı olanları, bu barbarlık düzenini değiştirmek isteyenleri kriminalize ederek, kendi terörist niteliklerini gizlemeye çalışmaktadırlar. Buna ihtiyaçları vardır çünkü kapitalist sistem krizlerle çalkalanmaktadır. Dünyanın birçok coğrafyasında, ezilenlerin, sömürülenlerin, ötekileştirilenlerin öfkesi büyümektedir. Biz biliyoruz ki kabaran öfkeyi ve arayışı doğru hedefe yönlendirecek olan ise proletaryanın bilincini kuşananlardır. Bu yüzden öncülere saldırarak kitleler nezdindeki meşruiyetlerini sarsıp, öncülerle kitlelerin bir araya gelmesini engellemek istemektedirler.
Komünist ve devrimcilerin yargılanması emperyalistlerin bu saldırılardan bağımsız değildir. Ezilenlere yapılan topyekün saldırının bir parçasıdır. Bu düzmece mahkeme ve haksız yargılamaya verilecek tepki, devrimci mücadelenin haklılığını, devrim ve komünizm davasının yargılanamayacağını savunmak, ABD ve dünyanın birçok yerinde yaşanan ırkçılığa, haksız savaşlara, emeğin sömürüsüne, erkek egemenliğine, kadın katliamlarına, çocuk istismarına, Türk devletinin Kürt Ulusuna yönelik saldırganlığına, yani emperyalist-kapitalist sistemin her türden barbarlığına karşı tavır almakla eş anlamlıdır.
Burjuva mahkemeleri aynı zamanda iki düşman sınıfın temsilcilerinin karşı karşıya geldiği mekanlardır. Kendilerini proletaryanın temsilcileri olarak gören komünist ve devrimciler bu süreçte boyun eğmedi, devrimci iradenin teslim alınamayacağını gösterdiler. Baskılar devrimci iradeyi kırmaya yetmedi ve bundan sonra da yetmeyecektir.
Biz Mor-Kızıl Kolektif olarak; komünist, devrimci, anti-kapitalist, anti-faşist, ilerici güçleri, duyarlı kesimleri hep birlikte, 19 Haziran Cuma günü bulunduğumuz alanlardaki eylem ve etkinliklere katılmaya, ayrıca 29 Haziran Pazartesi Saat 12’de Münih mahkemesi önünde davayı protesto etmek amaçlı düzenlenecek olan mitinge katılmaya ve bu davaya sahip çıkmaya çağırıyoruz. Biz orada olacağız. Almanya emperyalizminin mahkemelerinde yargılanmaya çalışılan komünist ve devrimcilerle dayanışmak aynı zamanda kendi ideallerimize sahip çıkmaktır.
Mor-Kızıl Kolektif