Kamuoyuna Zorunlu Bir Açıklama
…alanımızda …adlı kadının bir süre birlikte olduğu T.A. adlı erkek tarafından kendisine karşı fiziksel ve psikolojik şiddet gerçekleştirildiği, şantaj yapıldığı ve bunun durdurulması için bizlerden yardım istemesiyle başlattığımız soruşturma sürecini sonlandırmış bulunmaktayız. Yaptığımız soruşturma sürecinde mağdur olan kadın ve bu mağduriyetin sorumlusu olan T.A. adlı kişiyle görüşülmüş, belgeler incelenmiştir. Elde edilen belgelerin değerlendirilmesi ve her iki tarafla yapılan görüşmeler sonucunda T.A. adlı kişi yaptıklarını esasta kabul etmek durumunda kalmıştır. Tüm bu gelişmeler sonucunda bu şahıs tarafımızdan cezalandırılmış ve bundan sonraki sürece ilişkin nasıl davranması gerektiği net olarak kendisine anlatılmıştır.
Kurumumuz tarafından cezalandırılan bu şahsa aynı zamanda kurumlarımızla, çevre-çeper ilişkilerimizle her hangi bir şekilde bağ kuramayacağı, ilişkilenmeyeceği söylenmiştir.
Mağdur edilen kadın arkadaşı her hangi bir şekilde rahatsız etmesi, ilişki kurmaya çalışması durumunda, tavrımızın daha sert olacağı bildirilmiştir.
Kadınlara yönelik giderek artan ve adeta normalleştirilen ataerkil anlayış üzerinden kendisini var eden her türden saldırganlığa karşı durmak komünist ve devrimciler açısından sınıf mücadelesinin sürdürücüsü olma iddiasının önemli parçalarından biridir. Her geçen gün daha fazla yakıcı hale gelen kadına yönelik fiziksel ve psikolojik şiddete, tacize, tecavüze ve katletmeye karşı durmak, engellemek ve aynı zamanda komünist ve devrimcilerin adaleti ile karşılık vermek bir zorunluluk, üzerinden atlanamayacak, savsaklanmayacak, normalleştirilmesine izin verilmeyecek bir görevdir.
Emperyalist kapitalizm ve buna bağlı tüm gerici sistemler sınıfsal baskı, tahakküm ve acımasız sömürüyü, ancak toplumu tüm gözeneklerinden çürüterek devam ettirebilirler. Çürümeyi toplumun derinliklerine yaymak, çürümeyi kanıksanır bir hale getirmek, yaşamın ve ilişki biçimlerinin ‘’normali’’ olmasını sağlamak, sömürüye dayalı sistemin bekası açısından bir zorunluluktur. Burjuvazi ve her türden egemen sınıflar bunun bilincindedir ve hayatın her alanında bu hedefleri doğrultusunda insanı ve bir bütün olarak da toplumları şekillendirmek için muazzam gayret göstermektedirler. Komünistler ve devrimciler ise sınıfsal ayrım ve çelişkiler üzerinden şekillenen tüm bu çürümüşlüğü ortadan kaldırmak, insanı/toplumu yeniden inşa etmek gibi ciddi bir amaçla kendilerini tanımlar ve var ederler. Ciddi ve köklü bir değişim ve dönüşümün ancak her türden sömürüye dayalı iktidar biçimlerinin sona erdirilmesi ile olacağı bir gerçeklikken, aynı zamanda bu hedefe ulaşmak için yürünen uzun yolda, her adımda alternatif iktidar ve toplum modellerini de parça parça geleceğin iktidarına uygun biçimlendirmek ise ertelenemez görevdir.
Sınıf mücadelesi fiziksel ve zihinsel dokunuşlarımızla anlam kazanır. Yaratmak iddiasında olduğumuz iktidar ve toplum biçimini bu dokunuşlarımızda somutlarız. Sömürü, baskı ve tahakküm üzerine kurulu sistemin yıkılması bu dokunuşlardaki süreklilik, hedeflerdeki netlik ve dokunulan alanların çeşitliliği ile anlam kazanır, gerçeklik haline gelir. İşçi sınıfı ve emekçi halkın yaşadığı günlük sorunların çözümünün bir parçası olmak, kitlelere güven vermek komünist ve devrimcilerin varolma, kendilerini topluma kabul ettirme ve inandırıcı olma sorununun pratik karşılığıdır. Kadınlara yönelik psikolojik ve fiziksel şiddet, taciz ve tecavüzleri durdurabilmek de pratik müdahillik ve yaşananlara pratik çözümler üreterek, somut pratik tavırlar koyarak olanaklıdır. Komünist ve devrimciler bu bilinçle hareket etmeli ve bu meselede daha fazla müdahil ve görünür olmalıdırlar ki, caydırıcı olabilsinler. Aksi durumda eyleme dönüşmeyen ve söz üzerinden ‘’alternatif olma’’ hayalleri kuran, kitlelerde karşılığı olmayan, kendi hayali dünyalarında yaşayan birey/topluluk ve örgütlenmelere dönüşürüz.
Bizler amasız ve fakatsız olarak kadınlara yönelik pervasızlık boyutunda gerçekleşen her türden saldırganlığı devrim yürüyüşümüzün acil sorunlarından biri olarak görmekte ve buna pratik müdahilliğimizi geliştirmekteyiz. Bunun bilinmesi gerekir. Bundan sonra da benzer durumlar yaşandığında aynı tavrı göstereceğimizden emin olunmalıdır. Bu anlamıyla tüm devrimci, demokrat ilerici kamuoyunun kadınlara yönelik gerçekleştirilen bu pratikleri sergileyenlere karşı net tavır alması önemlidir.
Eylül 2020
İsviçre PARTİZAN