PGİ/MLM’nin yanı sıra Yunanistan, Türkiye ve Avusturya’dan gençlik örgütlerinin sunum yaptığı panelde Avrupa’nın çeşitli ülke ve şehirlerinden dinleyiciler yer aldı. Yine daha önce Fransa ve İtalya’dan sunum için gençlik örgütlerinin katılacağı duyurulduğu sempozyuma, bu kurumlar kendilerinden doğru yaşanan çeşitli aksaklıklardan dolayı katılamadılar.
İki günden oluşan sempozyum, Cumartesi günü saat 13’te saygı duruşu ve Enternasyonal marşıyla başlatıldı.
Sempozyumun ilk sunumu PGİ/MLM tarafından gerçekleştirildi. “Ekim Devrimi’nin Tarihsel Önemi ve Proletarya Enternasyonalizmi” başlıklı sunumu gerçekleştiren PGİ/MLM temsilcisi bu noktada önemli noktaların altını çizdi.
Temsilci “Büyük Ekim Devrimi ile perdesi açılan 20. yüzyıl sosyalist deneyimleri, arkalarında çok değerli kazanımlar bırakarak tarih sahnesinden çekilmişlerdir. Bu geri çekilmeden sosyalizmin öldüğü, Marksizm’in ideolojik bir kriz yaşadığı sonucu çıkaranlar fena halde yanılmaktadırlar. Burjuva ideologların bu tarz sonuçlar çıkartmaktaki aceleleri anlaşılırdır. Proletarya ya da Marksizm adına hareket ettikleri iddiasına sahip kişi ya da çevrelerin de benzer sonuçlara varmaları ise küçük burjuvaziye has bir davranıştır” diyerek diyalektik tarihsel materyalizmin, şeylerin bir tarihi(gelişim süreci) ve şeylerin bu gelişim süreçleri içerisinde incelenmesi gerektiğini belirtti.
Sosyalizmin yenilgisini hiçbir şey olmamış gibi karşılamanın hatalı olduğunu vurgulayan temsilci, yine yenilginin büyüklüğü karşısında paniğe kapılarak olumlu mirası görmemenin daha büyük bir hata olduğu belirtti. Bu noktada özellikle kapitalizmin tarihsel gelişimine genel bir bakış yapan temsilci, sosyalizmin tarihsel olarak çok genç bir toplumsal formasyon olduğunu belirtti.
“Haydutun Büyüğü İçerde!”
PGİ/MLM sunumunun önemli bir gövdesini proletarya enternasyonalizmi tartışması oluşturdu. Bu konunun öteden beri bir tartışma konusu olduğunu belirten temsilci, bu nedenle güncel önemini de düşünüp meseleye dair yaklaşımlarını ortaya koyacaklarını vurguladı.
“Meselenin yanlış kavranışı ve yanlış şekillenişlerin yarattığı sorunlu politik tutum giderilmeden enternasyonalizmin temel gereğinin yerine getirilmesinde sorun yaşanmaya devam edecektir” diyen temsilci Lenin’in sözleriyle bu konuya giriş yaptı: “Sadece tek bir gerçek enternasyonalizm vardır: kendi ülkesinde devrimci hareketi ve devrimci mücadeleyi geliştirmede özverili çalışma, istisnasız tüm ülkelerde aynı böyle bir mücadeleyi, aynı böyle bir çizgiyi ve sadece böyle bir çizgiyi(propaganda yoluyla, manevi ve maddi yardım yoluyla) desteklemek”
Esas olan yaşanılan ülkedeki mücadelenin geliştirilmesi ve diğer ülkelerde de aynı çizgideki mücadelenin desteklenmesinin olduğunu belirten temsilci “aynı çizgi” vurgusunun “komünist çizgi” olduğunun gözden kaçırılmamasını vurguladı.
Rojava özgülünde de faşist Türk devletinin buraya dönük özel bir saldırı politikası izlediği, saldırılarda özel bir yer ve rol üstlendiğinin altı çizildi. Bu noktada Rojava’nın insan kaynağından çok uluslararası alanda desteğe, bunun için de her ülkedeki komünistlerin, halkın mücadelesinin geliştirmesine ihtiyacı olduğu vurgulandı. Bu noktada esas görevin Rojava’ya dönük saldırganlığa karşı mücadeleyi büyüterek cepheyi genişletmek olduğu belirtildi. Temsilci bu bölümde “karşı devrim cephesine ait her hedef hedeftir!” diyerek Rojava’ya maddi-manevi her türlü desteği sunma sorumluluğunun da ihmal edilmemesi gerektiğinin altını çizdi.
Sunumun bu bölümünde yine hem SSCB’de hem de tarihte revizyonistlerin sosyal-şoven çizgileri de eleştirilerek Lenin ve Stalin’den örnekler verildi.
“Proleter Devrimler ve Proleterya Enternasyonalizmi” başlıklı sunumunda PGİ/MLM temsilcisi, modern revizyonistlerin SBKP’yi ele geçirmelerinden sonra Leninist “barış içinde bir arada yaşama” politikasını çarpıtmalarının bu konudaki en belirgin kırılmayı oluşturduğunu belirtti.
Sunumun bitmesinin ardından kurum temsilcileri ve dinleyiciler söz alarak düşünce ve sorularını belirtti. Dinleyicilerin de önemli katkı sunduğu sunum, PGİ/MLM temsilcisinin toparlama ve soruları cevaplamasının ardından sonlandı.
Sempozyumun ikinci sunumu Yunanistan Komünist Partisi/Marksist Leninist(YKP/ML)’e bağlı Militan Gençlik Hareketi tarafından gerçekleştirildi. “Sosyalizmde Geri Dönüşler” başlıklı sunumda temsilci; esasen eski sosyalist ülkelerde egemen olan kapitalizmin restorasyonu ile ilgili önemli konulara bakmanın gerekliliğinin, birbirine bağımlı olan ve bir öncekinin bir sonraki süreç içerisinde yer aldığı bir dizi süreçte yattığını vurgulayarak çeşitli belirlemelerde bulundu.
Geri dönüşün savaş sonrası “paradoks”, karşı devrimin darbesi, sosyalist yapım sürecinde sınıf mücadelesinin rolü, dönüşümleri ve biçimleri hakkında sınırlı algı gibi alt başlıklarla açıklayan temsilci; proletarya diktatörlülüğü, parti-devlet, parti-halk ilişkileri gibi noktalarda önemli vurgular yaptı.
Uzun süren sunumun ardından dinleyicilerin de önemli görüş ve sorularıyla birlikte sunum daha da zenginleştirildi.
“MARX, ENGELS, LENİN, STALİN, MAO; VİVA! VİVA! VİVA!”
Sempozyumun ilk günü sunum ve tartışmaların ardından davul-zurna eşliğinde çekilen halaylarla son buldu.
İkinci gün saat 10’da başlatılan sempozyumda ilk sunum yine “Proleter Devrimler ve Komünist Parti’nin Rolü” konusunda sempozyuma Türkiye’den katılan Yeni Demokrat Gençlik(YDG) tarafından gerçekleştirildi. YDG temsilcisi, uzun süren sunumunda Komünist Parti’nin tarihsel rolü ve buna bağlı olarak esasta Leninist parti anlayışı üzerinden bir anlayış ortaya koydu. SSCB dönemindeki önemli gelişme ve süreçlere değini yapılarak SBKP özgülünde başlayan vurgular, KP’nin temel özelliklerinin evrenselliğinin altı çizilerek devam etti. Özellikle Lenin’in bu konudaki alıntılarıyla Komünist Parti’nin çalışma tarzı, disiplini ve her şeyden öte proletaryanın öncü kurmayı vasfının önemi ve sorumluluklarına vurgu yapan temsilci, proleteryanın çıkarları temelinde birlik ve disiplin demek olan KP’nin, hiziplerin varlığıyla bağdaşmayacağını belirtti.
Sunumun ardından katılımcı kurumlar ve dinleyicilere verilen söz hakkından sonra Kızıl Cephe Kolektifi ve YDG temsilcileri toparlama yaptı. YDG temsilcisi, Türkiye’de halk gençliğinin mücadelesine ilişkin vurgular yaparak sunumunu bitirdikten sonra kitle tarafından “Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz” ve “Önderimiz İbrahim Kaypakkaya” sloganları haykırıldı.
Sempozyumun örgütlenmesinde önemli katkıları bulunan Partizan tarafından “Ekim Devrimi ve Kadın, Kadının Rolü” üzerine bir sunum gerçekleştirildi. Partizan temsilcisi, Ekim Devrimi ve sosyalizmin inşasının kadınlar açısından olağanüstü öneminin, sadece Çarlık Rusya’sında her türlü haktan yoksun olan kadınlara tam eşitlik sağlayan hakların verilmiş olmasında yatmadığını; onun büyüklüğünün, dünya tarihinde ilk kez büyük çoğunluğun okuma-yazma dahi bilmediği bir ülkede, en geniş işçi ve köylü kadın kitlelerini aktif bir şekilde toplumsal ve siyasal yaşama, devletin yönetimine çekebilmiş olmasında yattığını vurgulayarak sunumuna başladı.
Sunumda, kadınların toplumsal mücadeledeki yerine dair vurgulardan sonra Ekim Devrimi sürecindeki gelişmelerde kadının oynadığı rol üzerine değinlerde bulunuldu.
Partizan temsilcisi sunumunu bitirdikten sonra sempozyuma katılan kadınlar tarafından “Jin, Jiyan, Azadî” sloganları atıldı.
Sempozyumun sonuç bildirgesinin önümüzdeki günlerde kamuoyuyla paylaşılacağı belirtilirken, yine sempozyum sunumlarının kitapçık haline getirilip yayınlanacağı duyuruldu.