Avusturya Türkiyeli İsçi ve Gençlik Federasyonu olarak Emperyalist-kapitalist sistemde doğa, çevre ve iklim sorunu baslığı altında paneller serisi Avusturya’nın Viyana, Linz ve İnnsbruck şehirlerinde gerçekleştirildi.
Emperyalist kapitalist burjuvazinin Dünya’nın dört bir tarafında doğa ve Çevreyi talan etmesi, çok uluslu emperyalist tekellerin pazar alanlara hakim olmak için daha fazla kar hırsı ile sürdürümleri kapitalist üretim bicimi ve anarşisi dünyada bir çok yer üstü zenginliklerini, tarihsel anıtları ve insanlık yapıtlarını talan ettiği gibi, doğanın talanı, yıkımı, çevrenin yeni kar alanları için pazara uygun dönüşümünün sağlanması ve kentlerin dönüşümü, emperyalist – kapitalist sistemin sanayi ve silahlanma üretimi ve bu zeminde özellikle üretim bicimi sonucunda karbonhidrat gazının ve metan gazının atmosfere salınması Dünya`da iklim değişimi sorununun tehlikeli düzeye ulaşmasını beraberinde getirmekte. Dünya`da kitlesel bir gençlik hareketi olarak gelişim sağlayan iklim hareketi ve iklim krizine karşı mücadele sürecine dair ise geniş bir tartışma sürdürüldü.
Munzur Çevre Derneği temsilcisi bu bağlamda sunumunda Dünya’nın sömürge, yarı-sömürge, yarı-feodal ülkelerinde gerici sistemler, komprador kapitalizm tarafından uygulanan doğa ve çevre talanına ilişkin geniş bir sunum gerçekleştirdi. Bu bağlamda ise özellikle Munzur`da Barajlar olmak üzere Türkiye ve Türkiye Kürdistanı`nda Barajların, HES`lerin, Bas sistemlerinin Doğa ve çevre talanına hizmet etmekle birlikte iklime olan etkilerine değinen MÇD temsilcisi buradan hareketle özellikle Barajların Devletin siyasal iktidarını korumak için ve bu bağlamda devrimci güçleri tasfiye etme sebebiyle de yapıldığını ve TC`nin güvenlik hedefinin de bir parçası olduğunu ifade etti. Kaz Dağları, Munzur ve Hasankeyf’teki çevre mücadelesini değinen temsilci örgütlenme sürecine ve bu temelde çalışmalara dair bilgiler verdi.
Gelecek için İsçiler Platformu adına panele katılan Mathias Koderhold, İklim krizinin istatistiki sonuçlarına, uluslararası alanda emperyalistlerin politikalarına iklim, Doğa ve çevreye dair mevcut programlarına, Karbonhidrat gazi ve metan gazi gibi artık gazların atmosferdeki ve Dünya`da yarattığı etkiye değindikten sonra, özellikle Dünya`da gelir dağılımı adaletsizliğinin bir sonucu olarak gelişen Doğa ve çevre talanı ve felaketlerinin içeriğine dair de bilgiler sundu. Dünya`da en zengin %10`luk kesimin yarattığı karbonhidrat gazi %49 iken geri kalan %90`nin ise geri kalan %51`ne sebep olmaktadır. Tüketici sorunları ve tek tek üretim alanlarına dair ekolojik ve sosyal temelde önemli bilgileri katılımcılarla paylaştı.
Avusturya yeşiller Milletvekili Süleyman Zorba ise İklim, Doğa ve çevreye dair Avusturya`daki gelişmeler noktasında bilgilerini katılımcılarla paylaştı. Bu temelde ise yeşillerin çalışmaları, yerel örgütlenmelerin ve kitle örgütlerinin önemine vurgu yapan Süleyman Zorba tüketici alışkanlıklarının sonucuna dair düşüncelerini aktarmakla birlikte örgütlenmelere dair öneri ve düşüncelerini sundu.
ATIGF Temsilcisi ise Kapitalizm `de çevre sorunu, iklim krizi ve emperyalist – kapitalist sistemin ana hatlarıyla Doğa ve çevre sorununa dair yaklaşımı, ATİGF olarak İklim mücadelesi içerisindeki yönelime ilişkin bir sunum gerçekleştirdi. Bu temelde yine Sınıf Mücadelesi ve Çevre, Doğa mücadelesinin birbirinden farklı alanlar olmadığını ifade eden temsilci sınıf mücadelesinin kendine has bu alanında çalışmaların hayati derecede önemine değindi.
Aralık ayının ilk haftasında Doğa, Çevre ve İklim mücadelesini yükseltme ve daha güçlü örgütlemek için bir deklarasyonun yayınlanmasını kararlaştıran ATİGF, Gelecek için isçiler platformu ve Munzur Çevre Derneği bu temelde çalışmalarını daha geniş uluslararası alanda kalıcı örgütlenmeler ile güçlendirme hedefi belirlediğini açıkladı. Paneller kitlenin önerileri, deneyimleri ve bu alanda çalışmaya dair kendini sunduğu bir atmosferde gerçekleşti ve Innsbruck`ta yapılan kapanış paneli ile sonlandırıldı.