Avrupa (HDK-A) Kadın Meclisleri Girişimi ;
Savaşlara ve Her türden Şiddete Karşı,
Bir Kişi dahi Eksilmemek için
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Mücadele Günü’nde Alanlardayız!
Kadına yönelik şiddet son yıllarda kadın düşmanı söylem ve politikalarla, kadının emeğine, bedenine ve kimliğine saldırılarla her geçen gün artarak devam etmekte, her yıl binlerce kadın eşi, aile yakınları veya arkadaşı tarafından katledilmektedir.
Ataerkil toplumdan günümüze, kadına şiddet bütün erk’ek egemen ideolojiler tarafından desteklenip, yeniden üretilerek günümüze kadar gelmiş, bugün halen kanayan bir yara olarak devam etmektedir.
Dünya genelinde her üç kadından biri şiddete maruz kalmaktadır. Erk’ek devletin cinsiyetçi politikaları evde, işte, sokakta yaşamın her alanında kadınları hedef tahtasına oturtmakta, ve hiçbir kadın bundan muaf kalamamaktadır.
Dünyanın birçok bölgesinde özellikle Ortadoğu’da ve Kürdistan’da emperyalistler tarafından kirli oyunların, kaosun ve savaşın derinleştirilmesiyle savaşın en vahşi yüzünü yakın tarihimizde İŞİD’le bir kez daha gördük. Başta Ezidi kadınlar olmak üzere yüzlerce kadın işkenceye, toplu taciz ve tecavüze maruz kalmış, seks kölesi haline getirilerek pazarlanmış, vahşice katliamlarıyla İŞİD bütün dünyanın kanını dondurmuştu.
Ülkelerindeki savaş, iç savaş, siyasal kriz, cinsel şiddet vb. nedenlerle ülkelerini terk etmek zorunda kalan kadınlar sığındıkları ülkelerde, mülteci kamplarında şiddete maruz kalmakta, yabancı düşmanı, ırkçı politikaların hedefi haline getirilerek yaşanan sorun ve krizlerin nedeni olarak gösterilip siyasi malzeme haline getirilmektedir.
Türkiye ve Kürdistan’da AKP’nin iktidara gelişinden bu yana kadın düşmanı politikaların sonucu, kadına yönelik şiddet yüzde 1400, çocuklara yönelik saldırılar yüzde 700 artmıştır.
Kadınların ve kadın cins bilinçli politikaların olmadığı yerde demokratik siyasetten söz edilemez diyen HDP’ye saldırılar artmakta, başta HDP eski Eşgenel Başkan’ı Figen Yüksekdağ ve BDP Eşgenel Başkan’ı Sebahat Tuncel, ESP Genel Başkanı Çiçek Otlu, Diyarbakır Belediye Eş Başkan’ı Gülten Kışanak olmak üzere belediye eşbaşkanları, barış akademisyenleri, gazeteciler, yüzlerce kadın tutsak hapishanelerde özgürce yaşama ve düşüncelerini ifade hakkından mahrum edilerek rehin tutulmaktadırlar.
“Faili meçhul” cinayetlerle kaybedilen yakınlarını arayan Cumartesi Anneleri’ne saldırılar devam etmektedir.
LGBTİ’lilere ve Onur Yürüyüşü’ne karşı saldırılar homofobiyle cadı avına dönüşmüştür.
Başta kürtaj olmak üzere kadınların kazandıkları hak ve özgürlüklere saldırılarak kadınlar doğum makinesi haline getirilmek istenmektedir. Arjantin, Polonya ve İrlanda’da getirilmek istenen kürtaj yasağına karşı yüzbinlerce kadının sokaklara çıkması ve kararlı mücadelesiyle kadınlar bu tasarıyı geri püskürttüler.
Avrupa’da yapılan 2017 kamu araştırmalarına göre ise her üç kadından birinin şiddete maruz kaldığı, bunun sadece %13 nün ağır vakalarda polise başvurduğu, Almanya’da kadına şiddet %38 ile Avrupa ortalamasının çok üzerinde olduğu ortaya çıkmıştır. Bu anlamda kazanılan bir hak olan Hayır, ‘Hayır’ demektir yasasına sahip çıkmak kadın mücadelesi açısından çok önemlidir.
Neo liberal politikaların sonucu Avrupa’da yükselen ırkçı popülist sağ ile, kadınların kazandıkları haklara yönelik saldırılarda artmaktadır. Amaç kadını emek piyasasından çekip geri yeniden geleneksel rollere ve mutfağa hapsetmek.
Ayrıca teknolojik ilerlemeyle birlikte yeni bir şiddet biçimi olan dijital şiddet, kadını baskı altına almanın, kontrol etmenin, aşağılamanın, kadın üzerinde iktidar kurmanın başka bir aracı olmuştur.
Kadına yönelik her türden erkek-devlet şiddeti ideolojiktir
Kadına şiddetle amaç kadınları eve hapsetmek, toplumsal yaşamdan uzaklaştırarak ötekileştirmek, baskı altına alarak üzerinde tahakküm kurmak, eve mahkûm etmek, kadınların direnişini kırmak, kadın mücadelesini engellemektir.
‘Belki bize en yakın şey ölüm fakat bu beni korkutmuyor, haklı olan şey için mücadele etmeye devam edeceğiz’ diyen Mirabel kardeşler; Dominik Cumhuriyeti’nde CIA destekli askeri darbe ile rejimi ele geçiren Rafael Trujillo’ya karşı kararlı bir şekilde mücadele yürüttüler. Diktatörlüğün kolluk güçleri tarafından önce tecavüze maruz kaldılar sonra katledilerek bir uçurumdan atıldılar. Üç kadının ölümü diktatörlüğünde sonunun başlangıcı oldu.
Kolombiya’da 1981’de Latin Amerika ve Karaipli Kadınlar Kongresinde Mirabel Kardeşlerin yani Kelebekler’in katledildiği gün olan 25 Kasım; ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’ olarak ilan edildi.
Bu mücadele gününde, bu yıl da bir kişi dahi eksilmemek için alanlardayız.
Bedenimiz, Emeğimiz, Kimliğimiz Bizimdir !
Susmuyoruz, Korkmuyoruz, İtaat Etmiyoruz!
Ne Hayatlarımızdan Ne de Mücadelemizden Vazgeçiyoruz!
Bir daha Pippa Baca’lar, Ekin Wan’lar, Taybet Analar, Özgecan’lar,
Tuğçeler… yaşanmasın diye bir kişi dahi eksilmemek için…
Yaşamın öznesi olan biz kadınlar alanlarıda, sokaklarıda terk etmeyeceğiz!
Yaşasın Kadın Mücadelemiz ve Kadın Dayanışması!
Jin Jiyan Azadi!
Halkların Demokratik Kongresi – Avrupa (HDK-A) Kadın Meclisleri Girişimi