Avusturya’nın Innsbruck, Linz ve Neunkirchen şehirlerinde aralık ayında faşist Türk devleti tarafından gerçekleştirilen katliamları anma kapsamında paneller gerçekleştirildi. Paneller 15 Aralık tarihinde İnnsbruck, 16 Aralık Linz ve 17 Aralık tarihinde Neunkirchen de gerçekleştirildi. Innsbruck da AGEB, ADHK tarafından örgütlenirken, Linz ve Ternitz de gerçekleştirilen etkinliklere AGEB ve Alevi Kültür Merkezleri tarafından örgütlendi. Kitlesel ve yoğun ilginin olduğu etkinliklere Türkiye’den Pirsultan Abdal Derneği başkanı Cuma Erçe katıldı. Maraş, 19 Aralık cezaevleri ve Roboski katliamlarında yaşamlarını yitirilenler için yapılan saygı duruşunun ardından hazırlanan sinevizyon gösterildi.
AGEB adına yapılan konuşmada; Faşist Türk devletinin kuruluşundan itibaren tüm halka işçi ve emekçilere, azınlık milliyetler ve inançlara düşmanlık politikası güderek katliamlar gerçekleştirdiği. İdeolojik kodlarını İttihat ve Terakkiden aldığını ve bunu Kemalizm’le sistemli bir hale getirdiği vurgulanan konuşmada; 100 yıllık tarih boyunca Türkiye’de hiçbir dönem demokrasi yaşanmadı. Faşist devletin Kürt ulusunu inkar ve imha üzerine kurulu devlet politikalarını sürdürdüğünü belirten konuşmacı alevi toplumunun da ırkçı ve tekçi zihniyetin her dönem hedefinde olduğunu belirtti.
Türk devletinin kanlı tarihinde onlarca katliamın yaşandığını belirten konuşmacı; Maraş katliamı 80 darbesine acılan yoldu. Özellikle 1970’lerin ortalarına doğru gelişen sınıf mücadelesinin önünü bir askeri darbeyle kesmeye hazırlanan devlet, bunun için ‘uygun’ fırsatlar kollamaya başladı. 24 Aralık 1978 Maraş katliamı, 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesine giden yolu hazırladı. Yine hafızalarımızdan silinmeyecek bir başka katliamda 19 Aralık cezaevlerinde yaşandı. Ülke tarihinin en büyük cezaevleri katliamlarından biri de 19 Aralık 2000 tarihinde 20 cezaevine birden yapılan operasyonla 28 devrimci katledildi. Yüzlerce devrimcinin kimyasal ve ateşli silahlarla yaralandığı operasyon ülkenin en büyük cezaevi katliamı olarak tarihe geçti. Bu katliamı devletin İMF ve Dünya bankası politikalarını uygulamak ve devrimci Komünist tutsakları tecrit etmek ve toplumdan yalıtmak amaçlı gerçekleştirildiği belirtilen konuşmada yine Roboskide 33 Kürt köylüsünün devlet güçleri tarafından bombalanarak katledildiğini vurguladığı konuşmasında bu katliamların yaşanmaması örgütlenmek ve mücadele etmekten geçmektedir diyerek ancak esas sorunun Türk devletinin ortadan kaldırılmasıyla gerçekleşeceğini vurguladı.
ADHK temsilcisi, AGEB temsilcisinin sunumuna katıldığını ve aynı tekrar yapmayacağını belirti. Ezen ve ezilenlerin tarihin de Cezaevi her daim olduğunu vurguladı. Osmanlıda Zindanların olduğunu ve muhaliflerin zindana atıldığını belirti. Her dönem Sosyal ekonomi yapısına uygun zindan-tutuk-ceza evleri yapılandırmışlardı. Asıl amaç muhalifleri kuşatmak, bıktırmak, sindirmek, gözlerini korkutmak ve böylece gelişecek sosyal hareketleri ve mücadeleleri önleyeceklerini düşünmekteler dedi. Fakat hiçbir fiziki engel insanlık tarihinin mücadelesini gelişmesini ve ilerlemesini engelleyemediğini vurguladı.
PSAKD Genel Başkanı sunumunu kitleyi selamlayarak başladı. ‘‘Aleviler tarih boyunca ‚‘Selçuklulardan-Osmanlıya ve –Türkiye Cumhuriyetine dek her dönem asimilasyon, katliam ve soykırımlarla karşılaşmışlardır. Daha Cumhuriyetin kuruluş yılların da Koçgiri katliamı, Ağrı, Zilan, Dersim, Corum, Gazi daha sayamadığımız onlarca katliamlar tarihidir. Koçgiri büyük bir kırım ve Dersim bir soykırım olarak tarihe not düşülmeli dedi.
Maraş katliamının bir kara kutu olduğunu belirti. Günümüz de Maraş ve diğer katliam ve soykırım anmalarına izin verilmemekte. Katedilenlerin mezarları dahi yok ve olanlarda yıkılmakta gizlenmekte. Alevilerin fiziki olarak ortadan kaldıramayacaklarını farkındalar. Bu nedenle de yeni politik hamlelerle Aleviliği asimile ederek, yolundan saptırarak Şia- Sunnileştirerek Aleviliği İslam’ın etkisi altına almaya çalışmaktalar. Bunu da yeni bazı Alevi örgütleri ve kurumları üzerinde gerçekleşmektedirler. Yeni kurulan Hacı Bektaşi ve Alevi başkanlığı bunun ideolojik temellerini İslam’dan almakta ve Alevi toplumuna aşılamakta. Cem evlerinin elektrik-su –kanal gibi teknik ve zorunlu ihtiyaçlarını karşılayarak, Alevi kurumlarının içini boşaltmak ve sisteme yedeklemek istemekteler dedi. Aleviliğe bugün daha fazla sahip çıkılması gerektiği bu yaklaşımlarla mücadelenin elzem olduğunu vurguladı. Sorulan sorulara verilen cevaplar ve toparlamaların ardından anmalar başarıyla sonlandırıldı.
AHM Avusturya