Faşist TC devletin “Cumhurbaşkanlığı” kararnamesi ile “İstanbul Sözleşmesi” olarak bilinen (kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi) bu sözleşmenin iptal edilmesi üzerine Mor-Kızıl Kolektif bir açıklama yaptı.
Bu açıklamanın tam metni:
“KIMSE KARANLIĞA UYANMASIN DİYE;
#YAŞAMAKTANVAZGEÇMİYORUZ!
Bugün Dünyada ve yaşadığımız Batı Avrupa ülkelerinde sürekli büyüyen gericiliğin, şovenist ve erkek egemen hükümetlerin ve çürümüş kilisenin; kadının kendi bedeni üzerinde karar verme hakkını elinden alma çabalarının, kadına yönelik şiddetin dozunun, kriz ve onu yönetme biçimiyle ve nihayet pandemi krizinin de buna eklemlenmesi ile katlandığını görmekteyiz.
Faşist ve erkek egemen TC Devleti de 19.03.2021 tarihinde gece yarısı yayınladığı bir ‘‘Cumhurbaşkanlığı kararnamesi‘‘ ile ‘‘Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi‘‘, diğer adıyla ‘‘İstanbul Sözleşmesi‘‘ olarak bilinen sözleşmeden ayrıldığını ilan etti.
Bu sözleşme, şiddetin temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yattığını tespit eder ve bu konuda devletlerin kapsayıcı politikalar geliştirmesi gerektiği gerçeğini vurgular. Devlet, şiddetin bitmesi için hem anayasal düzenlemede hem de toplumsal yaşamda toplumsal cinsiyet eşitliğini uygulamak durumundadır. Böylelikle Türkiye’de sözleşme gereği; ev içi şiddet (fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik), taciz amaçlı takip, tecavüz dahil cinsel şiddet, cinsel taciz, zorla ve küçük yaşta evlendirme, kadınların sünnet edilmesi, kürtaja ve kısırlaştırmaya zorlama gibi suçlar bu eksende cezai yaptırıma tabi olmuştur.
Hemen hemen her gün en az bir kadın cinayetine, kadına yönelik şiddete, tecavüz olayına uyanılan, tacizin ve kadın kimliğinin aşağılanmasının rutin olduğu bir ülkede böylesi bir kararın alınması, var olan erkek egemen sistemin ve onun temsilcisi AKP-MHP’nin kadın düşmanı politikalarında ki kararlılığının açık göstergesidir.
Bu hamleyle TC Devleti,
-kadına yönelik şiddeti ve ev içi şiddeti
– kadını erkeğe bağımlı kılmayı
– LGBTİ+ bireylerin her türlü baskıya maruz kalmasını
-Kadınların taciz edilmesini ve tecavüze uğramasını
-Zorla ve küçük yaşta evlendirmeyi
Meşrulaştırmış ve adeta bu saldırıların sorumluluğunu açık şekilde üstlenmiştir.
“Kadını köleleştiren ‘milli ve yerli’ aile yapısını”,
“eşcinselliğe ve eşcinsel birlikteliğe ‘kadın erkek fıtratında yok, sapıklıktır’ diyen kültürel-dini gericiliği”,
“boşanma hakkını baskılayan kutsal aileyi”,
“kadın düşmanlığında yeminli din, namus, örf ve adetlerini”
Koruyup, sahiplenerek Kadınların mücadele ile elde ettiği kazanımları ortadan kaldırmıştır. Bu karar faşist siyasetlerini dizayn etme, ittifak arayışlarını biçimlendirme gibi bir dizi ihtiyaçla şekillenmiştir. Böylelikle kendi güç dengelerini ve ilişkilerini düzenlemede KADINLAR bir de bu şekilde şiddete maruz kalmış, hedef olmuş ve “gerici mücadelelerinin” dolgu malzemesi haline getirilmiştir.
Uzun yıllardır verilen kadın mücadelesinin ana sloganlarından olan ‘‘Kadın cinayetleri politiktir!‘‘ sloganını adeta onaylamıştır.
Bizlerde, MOR-KIZIL KOLEKTİF olarak; toplumsal her alanda, ezilen, sömürülen, dışlanan kesimlere, kadınlara, LGBTİ+ bireylere yönelik gerici, faşist, erkek egemen, cinsiyetçi tüm saldırılara karşı, ‘‘Bir kişi daha eksilmeden” mücadele edeceğimizi ilan ediyoruz.
Cinsiyetçiliğe, Irkçılığa, Ayrımcılığa ve Patriarkaya karşı Mücadeleye!
Kadın cinayetleri politiktir!
Kadınları değil katilleri koruyorlar!
Kazanılmış haklarımızı koruyacağız, erkek egemenliğine son vereceğiz!
#MücadeleYaşatır!
Mor-Kızıl Kolektif
21 Mart 2021″
Açıklamayı PDF olarak link’den indirebilinir.