NEUNKIRCHEN : Maraş, Zindanlar ve Roboski katliamları Neunkirchen İşçi Gençlik Kültür Merkez`inde gerçekleştirilen bir etkinlik ile anıldı.
ATİGF’in organize ettiği anma etkinliğine panelist olarak PARTİZAN, SINIF TEORİSİ ve Pir Sultan Abdal Dernekleri Genel Başkan Yardımcısı Hasan Gülüm katılım sağladılar.
Paris katliamı nedeniyle organize edilen acil eyleme katılımlara rağmen 70`e yakın kitlenin katıldığı etkinlik, Aralık ayında yaşamını yitirenler anısına yapılan saygı duruşu ile başladı.
Saygı duruşunun ardından hazırlanan sinevizyon gösterimi yapıldı. Gösterimin ardından moderatör tarafından katılımcı panelistlere söz hakları verildi.
İlk sözü alan Hasan Gülüm, Maraş katliamına dair sunumunu gerçekleştirerek, diğer katliam ve saldırıların aynı tekçi ve faşist anlayışın ürünü olduğunu vurguladı . Maraş katliamını anlamak açısından dönemin politikalarına, jeo-politik özelliklere vurgu yaparak katliamın ardında yatan amaçları ve Alevileri neden hedef aldıklarına, bugüne dair bizleri bekleyen tehlikeler ve alevi emekçilerin nasıl hareket etmesi gerektiğine dair önemli vurgulamalar yaptı.
Özellikle genel sınıf hareketinden kopartılarak kimlik siyasetine indirgenmiş siyasal parçalanmışlıklara dikkat çekerek, sınıf perspektifli hareket etmenin gerekliliğine vurgu yaparak, bugün Alevilere dair yapılan sözüm ona açılımlara değinerek, Alevilerin ilk defa çıkartılan yasal düzenleme ile bir inanç olarak değil de kültür dernekleri derecesine düşürülerek yok sayıldığını ve bunu asla kabul edilmemesi gerektiğine vurgu yaptı.
Gülüm`ün ardından söz alan SINIF TEORİSİ temsilcisi ise, Zindanların genel ve Türkiye`deki tarihsel gelişimi, egemenlerce ele alınışını, devrimci tutsaklara dönük yaklaşımları, saldırı ve katliamların bir devlet geleneği olarak gerçekleşmesine; devrimci tutsaklara dayatılan tecrit ve tredmanın somut uygulamalarına değinerek tutsaklara sahip çıkmanın önemine vurgu yaptı. Ardından Roboski katliamı özgülüne değinerek, tarihsel olarak gerçekleşen Kürt kutliamlarına ve bunların amaçlarına vurgu yaparak bu mücadele ile daha güçlü devrimci sorumlulukla dayanışmanın zorunluluğuna vurgu yaptı.
Son olarak sunumunu yapan PARTİZAN temsilcisi ise; Maraş, Zindanlar ve Roboski katliamlarının gerçekleştirildiği dönemdeki genel siyasal atmosfer ve gelişmelerin ne olduğunu ve buradan nelerin amaçlandığını, bu sürecin anlaşılmadan katliamların anlaşılmamayacağını ifade ederek, sürecin niteliğine dair vurgu yaparak katliamlara dair sunumunu gerçekleştirdi. Katliamların bir devlet politikası olduğunu, meselenin partiler ya da hükümetlerle değil, sistem meselesi olarak, yarı-feodal, yarı-sömürge faşist diktatörlüğün uluslararası sermaye ve Türk egemen sınıflarının çıkarları ve dönemsel ekonomik-siyasal yönelim ve hedefleri çerçevesinde gerçekleştirildiğine vurgu yaptı.
Güncel anlamda da tüm toplumsal kesimlerin sorunlarını sınıf bakış açısıyla ele almanın ve bunu toplumsal devrim perspektifi ile ilişkilendirerek ele almanın zorunluluğuna vurgular yaptı. Bugün sınıf bilinci ile hareket etmenin, Kürt Ulusal mücadelesine, ezilen inançlara, zindanlara , işçi sınıfı ve emekçilerin tüm ekonomik-siyasal taleplerine sahip çıkarak onu çözme misyonuyla hareket etmenin ne derece önemli olduğunu belirtti. Kaypakkaya yoldaşın bu anlamdaki çözümleme ve perspektiflerinin kavranmasının, bu zeminde örgütlü hareket etmenin önemine vurgular yaptı. Özellikle faşist diktatörlüğün tüm saldırılarına, seçim aldatmalarına, sistem içi çözüm arayışlarına karşı tek çarenin Demokratik Halk Devrimi perspektifi olduğunu ortaya koyarak sunumunu tamamladı.
İkinci bölümde kitleye söz haki verildi.
Oldukça yoğun sorularla canlanan etkinlik, sorulara verilen cevaplarla sonlandırıldı.
AHM-Viyana